İNTERNETİ KİM NASIL DENETLEYECEK
Türkiye'de bilişim konusunda uzmanlaşmış STK'lar yayınladıkları ortak bildiride internet denetimiyle ilgili sorunlara bürokratik bir yapı tarafından değil sivil toplumla birlikte çözüm aranması çağrısı yaptılar
ASLI TELLİ AYDEMİR
Takvimler Şubat 2008'i gösterirken henüz paniğe gerek yok. Türkiye, erişim ve kullanım özgürlüğü açısından en karanlık tablo çizen ülkeler arasında değil. Açık Net Girişimi (Open Net Initiative) tarafından henüz listelenmedi ve Sınır Tanımayan Muhabirler'in (RSF) internet düşmanları arasına girmedi. Tabii, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın kontrol ve erişim yasakları konusundaki yetkilerini göz ardı etmek mümkün değil.
Türkiye'de bilişim konusunda uzmanlaşmış Sivil Toplum Kuruluşları; TBMM'de 04/05/2007'de 5651 No ile kabul edilen "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun Tasarısı" konusunda ortak bir bildiri yayımladı. Ortak bildiride bu yasanın, bürokratik bir yapıya yargısız sansür yetkisi verdiği belirtilerek, ifade özgürlüğünü korumak, Türkiye internetini büyütmek ve toplumsal yarar açısından yasanın gözden geçirilmesi; internetin marjinal problemlerine sivil toplumla birlikte çözüm aranması çağrısı yapıldı. Aynı kuruluşlar, 'İnternete sansür değil, sürat gerek' başlıklı kampanyaya imza attılar.
TASARININ EKSİKLİKLERİ
Genel olarak, düzenlemelerin Anayasa'nın 25. maddesindeki "düşünce ve kanaat hürriyeti", 26. maddesindeki "düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti", 27. maddesindeki "bilim ve sanat hürriyeti" ve 28. maddesindeki "basın hürriyeti"ne aykırı olduğu konusunda görüş bildirdiler.
Tasarının yasalaşmasıyla birlikte, Sınır Tanımayan Muhabirler (RSF), yetkililerin içerik editörlerini oto-sansüre zorladıklarını belirttiler. Bundan sonra forumlarda mı denetlenecekti?
Özgür Uçkan, BTHaber'deki son yazısında daha vahim bir noktaya işaret ediyor. Youtube dışında, daha kaç tane sitenin, blog'un, haber kaynağının sansürlendiğinin farkında olmadığımızı, ayrıca herhangi bir hukuki karara dayanmadan bu sansürün üniversite, kütüphane vb. ağlara yayıldığını belirtiyor, Uçkan. Asıl tehlikenin giderek sansür mekanizmasının bilgiyi üreten, dağıtan ve paylaşan bireylerin zihnine sinmesi, içselleşmesi olduğunu ekleyerek, "otosansür" uygulamasına dair tehlike çanlarını hatırlatıyor.
Bunun yanında olumlu haberlere de kulak vermekte yarar var. Ulaştırma Bakanlığı ile Türk Telekom Şirketi'nin ortak projesi olan internet evlerinin Türkiye genelinde 850 adete ulaşması planlanıyor. Türk Telekom bu projeye 20 milyon YTL bütçe ayırdı. Olumlu senaryo bununla bitmiyor: İstanbul Büyükşehir Belediyesi "Temiz İnternet Kampanyası"na katkıda bulunarak, Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı Gençlik ve Spor Müdürlüğü bünyesinde İstanbul genelinde anne ve babaların çocuklarıyla birlikte interneti kullanabilecekleri 50 İnternet Evi'ni hizmete açtı. Ayrıca aynı evlerde, bilgisayar kullanımı ve web tasarımına yönelik dersler planlanıyor.
Temiz internetle tam olarak ne kastedildiğini anlamayan çok. Kimse çocuklarının pornografik içeriğe maruz kalmasını istemez. Ancak 'bölücü ve zararlı içerik' gibi ifadeler devreye girince orada durmak gerekiyor. Kime göre bölücü, kimin için zararlı?
Bu noktada Tüm İnternet Evleri Derneği (TieV) adlı oluşumdan söz etmeden geçmek, derneğin başkanı Yusuf Andiç'e haksızlık olurdu. Örgütlenmesi 1999 yılında internet üzerinde başlayan ve resmi olarak 2002 yılında İstanbul'da kurulan TieV'in amacı; öncelikle, internet cafe sektöründeki başıboşluğu ortadan kaldırmak ve internet cafelerin internette işlenen suçlar nedeniyle kaybolan itibarını yeniden kazandırmaktı. Bununla beraber internet cafelerle ilgili kanuni düzenlemelerin yetersiz ve hatalı oluşu, sektörde haksız rekabetten oluşan kazanç dengesizliği ve internet cafelerin örgütlenememesi gibi problemlerin çözüme kavuşturulması hedefler arasında sayılabilir. İlgili hükümet komisyonlarında temsil edilen ve projeler kapsamında cafeleri ücretsiz olarak öğrencilere açan, hükümet ve bürokrasi kanalınca kabul görmüş bir sivil oluşum TieV. 7000 gönüllü üyesiyle, yurt genelinde sektörün yüzde 40'ını temsil ediyor. Faal durumda 18,000 internet cafe olduğu düşünülürse, temsiliyet oranı hiç de azimsanacak bir rakam değil.
İNTERNET CAFELERE İZİN ŞARTI
Bundan sonraki tablo şöyle: 1 Kasım 2007 tarihinde çıkan son yönetmelikte internet cafelere önemli kısıtlamalar getirildi. Kapı girişlerine kamera konulması, tüm bilgisayarların log kayıtlarının 1 yıl boyunca tutulması, hükümetin dağıtacağı bir program ile müşterilerin izlenmesi, 15 yaşından küçüklerin akşam sekizden sonra cafelere alınmaması, onaylı filtre programı kullanılması, kumar bahis gibi sitelere girilmemesi ve şiddet içerikli oyunların oynatılmaması, bu kısıtlamalar arasında sayılabilir. Uymayanlara çok ağır para cezaları verilecek. Tüm ülkedeki internet cafelerin yeni izin belgesi alması şartı getirildi.
Ayrıca, Turizm ve Aile Bakanlıklarıyla TieV'in ortak yürüttüğü bilgisayar oyunlarının sınıflandırılmasıyla ilgili bir çalışma var. Bir sonraki yazının konusu olmaya aday...
* Dr., İstanbul Aydın Üniversitesi Medya ve İletişim Birimi Koordinatörü
Haber Kaynak : Yeni Şafak